Bazar ertesi, 30.12.2024, 21:16
Приветствую Вас Qonaq | RSS

islam dini

Bölmələr
    Şiə cavabları
    Sorğu
    Saytı qiymetlendirin
    Cəmi cavab: 6954
    Sayğac

    Onlayn: 6
    Qonaq: 6
    İsifadeçi: 0
    Форма входа

    Главная » 2008 » Avqust » 25 » Güvercinin Kullandığı Pusula ve Harita
    11:27
    Güvercinin Kullandığı Pusula ve Harita
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     
     İnsanoğlu henüz bilginin (elif-be'sinde) emeklerken, güvercinler, kafalarına yerleştirilmiş harita ve ruhlarındaki pusulalarla atmosferin altını üstüne getirip sinelerimizde, yukarılara doğru pervâz etmek düşüncesini mayalıyorlardı...

    Yüzlerce veya binlerce kilometre uzaklıkta tanımadığı bir noktadan bırakılan bir güvercin, yuvasına günde ortalama 800 km yol alarak geri dönmektedir. İnsanoğlunun kullandığı en son teknikteki havacılık cihazları olmadan güvercin çok kesin bir şekilde bu işi nasıl başarmaktadır? Acaba güneş mi, koku mu yoksa yeryüzünün manyetik saha hususiyeti mi veya başka bir bilinmeyen mi ona yol göstermektedir? Sonra bunları nasıl ve kimden öğrenmiştir? Son senelerdeki araştırmalar, bilhassa arı ve bakterilerde olduğu gibi, güvercinlerin kafası içinde keşfedilen manyetik kristaller, hayvanlarda gördüğümüz birçok sırlardan birisi olan bu plânlı uçuşu daha iyi anlamamıza yardım etmiştir.

    Böylece, her biri birer muamma olan bu sırları anladıkça insanoğlunun kâinata bakış açısı değişmekte, cereyan eden hadiselere bir anlam verebilmekte ve bunların gelişigüzel olmayıp bir plâna göre hareket ettiği fikrine varmaktadır. Acaba bu muazzam plândaki hedef nedir? İnsanoğlu bütün bunların sentezinden nereye varacaktır? Bu harika yön buluculardaki muammaları anladıkça, kendi hayatına nasıl bir yön verecektir? Bu yön tayinini neyi hedef alarak yapacaktır? O, ilmî ve fikri planda olgunlaştıkça bütün bunlar cevaplarını verebileceği sorular haline gelecektir.

    Sık sık yer değiştirme zorunda kalan hayvanların, kendi yerlerine tekrar dönebilmeleri için yön tayini problemleri vardır. Bu, kendisini ve yuvadaki yavrularını beslemek zorunda olan av peşindeki bir kuş, kışlık barınağı için mesafeler kat eden göçmen kuşlar veya bir yolcu güvercin olabileceği gibi, aynı zamanda yuvadan kilometrelerce uzağa gidip bulduğu balözü kaynağını diğer arkadaşlarına bildirmesi gereken bir arı da olabilir. Bu hayvanlar acaba, insanoğlunun asırlarca çalıştıktan sonra zihnini yorarak bulup kullandığı, açı ölçüsü, kompas, kuvartzlı saat, radyo, harita bilgisayar ve peyk gibi aletler olamadan bu işi nasıl başarabilmektedirler?

    Arı ve tarla faresi gibi kısa mesafelere gidenler nisbeten kolay iki metodu kullanırlar! Arılar, gittikleri yolu hareket noktasından itibaren hafızalarında tutarlar. 1950'de Nobel mükâfatı alan Avusturyalı Karl von Frisch'in de gösterdiği gibi, bazen de aynı yoldan gitmeyip geldiği uzun yol ve dolambaçlar yerine en kestirme yoldan yuvalarına dönerler. Güneşli havalarda, yolunun her mesafesinde uçuş stratejisi ve güneşi nirengi (röper) noktası alarak yönünü muhafaza eder. Geri dönmeden önce kafasının içindeki bilgisayar, yuvasına olan uzaklığını, rüzgârın ve güneşin batıya doğru yer değiştirmelerini dikkate alarak gerekli düzeltmeleri otomatik olarak yapıp yuvasına olan yönünü hesap eder. Güneş kapalı olduğu zaman ise ikinci metoda başvururlar. Bu da, gökyüzünde güneşe doğru yönelmiş polarize ışığın durumudur. 15°yi geçmeyen kapalılıklarda, arı, güneşi rahatlıkla takip ederek yuvasına yönelir.

    Gökyüzü kapalı olduğu zaman bu metotlar pek tabii olarak kullanılamaz. Bu durumda da hafızalara iş düşer. Bazen de yuvadan fazla uzaklaşmadan bu işi, etraflarını iyi tanıyarak becerirler. Böylece, yuvasından 1000 m. uzağa besin maddesi konan bir arı, buraya getirilip bırakıldığında, gıdasını aldıktan sonra yuvası istikametine dönebilir. Çok genç bir arı bu iş için kullanılırsa ne zihninde gerekli malûmat ne de çevreyi tanıdığı için yuvaya geri dönemez. Bu durumlarda nirengi noktası olarak çok defa göl kenarlarını, yollan ve ağaç dizilerini kullanır.

    Fakat uzun mesafelerde bunlar geçersizdir. Meselâ Amerikanın doğusundaki bir kelebek türü, daha önce asla gelmemelerine, hiçbir neringi noktası bilmemelerine, rüzgar ve bulutlara rağmen bir hedef olarak doğuştan içlerine yerleştirilen ilâhî mekanizması ile Meksika dağlarının tepesinde, kışı geçirmek üzere 3000 km'lik yolu kat-ederler. Ascension adasında doğan deniz kaplumbağaları da hayatlarını geçirmek için, 3000 km'lik Güney Amerikanın doğu kıyısına gelir ulaşırlar. Bu kıyıda 7 senelik göçebe hayatından sonra, hayatta kalabilenler doğdukları o küçük köşeye geri dönerler. Aynı şekilde birçok kuş, daha önce hiç gitmedikleri belli yerlere, gece giderek ulaşırlar. Bu garip hadiseler, ister - istemez insanın aklına, nasıl fezaya gönderilen araçlar yerden bilgisayarlarla kontrol ediliyorsa, yerdeki bu mükemmel hareketler de gökler ötesi alemlerden idare edildiği fikrini vermektedir.

    Hayvanlar alemindeki bu uzun yolculuklarla ilgili muammanın halâ çözülememiş olmasına rağmen, bu sahada Önemli adımlar atıldığı da bir gerçekdir. Bu mevzuda kendisinden en çok bilgi alınan şüphesiz güvercinlerdir. Senede bir veya iki defa uzun yolculuk yapan göçebe güvercinler müstesna, diğerleri yuvalarından kilometrelerce uzağa götürüldüklerinde gerisingeriye, günde 800 km hızla yuvalarını bulurlar. Böyle çok uzak yerlere bırakılan güvercinler, bazı dönme ve sapmalardan sonra herşeye rağmen yine güvercinliğe gelebilirler. Bazı araştırıcılar, güvercinlerin gözlerine donuk "kontakt lens" koyup, şekillerin kesin görüntülerini engellemişler, yine de güvercin, yuvasının bulunduğu bölgeyi bulmuş ve yuvaya 2-5 km mesafeye kadar gelebilmiştir.


    Pusula ve harita kullanılması:
    Güvercinlerin yönlerini nasıl buldukları hakkında üç türlü izah tarzı vardır.Birincisi, arıların kullanmış oldukları yol ve nirengi noktalarını akılda tutma usülüdür. Fakat, çok şaşırtıcıdır; gözleri kapatılarak uzaklara götürülen güvercinler çok kolay olarak yine yuvalarını bulabilmişlerdir. Bunların uzaklara götürülmeleri esnasında, beyinlerinden uzaklık, viraj, yön tesbiti yapabilmeleri ihtimali üzerine, bu sefer güvercinler döner diskler üzerinde uyuşturularak ve kafalarına mıknatıslar konarak yon değişiklikleri ve hızı ölçen iç kulaktaki yarım-daire-kanalları fonksiyon dışı bırakılmış; yine de güvercinler yuvalarını kolayca bulabilmişlerdir. İkinci izah tarzına göre yuva üzerindeki basınç değişikliğini takip etmeleridir. Üçüncü ve en çok kabul edilen görüşe göre ise; güvercinlerde bir pusula ve haritacılık hissi mevcuttur. Haritacılık hissi, kuşa yuvasına göre olan pozisyonunu belli, etmeye yardımcı olur (meselâ 135 km.güneydoğu), pusula da hangi yönü seçeceğini bildirir (meselâ kuzeybatı) Diğer birçok kuşda olduğu gibi güvercinlerin de kullandığı pusula güneştir.

    Kuşlarda bir "iç saatin" varlığı: Kuşlar, güneşi pusula gibi kullandıklarından onun batıya doğru gidişini dikkate alırlar, dolayısıyla bir İç saate sahiptirler. Bunun böyle olduğu yapılan bir tecrübeyle de tesbit edilmiştir. Kapalı bir odaya alınan kuşların, oda ışığı dışarıya göre değiştirilip, dışarda gece yarısı iken sun'i bir şafak meydana getirilmiş; kuşlar hemen günlük ritmlerini değiştirmişlerdir. Bu İç saatin değiştirilmesinden sonra salıverdiklerinde, güneş yönünde daima yanılmışlardır. Meselâ iç saatlerine göre öğle, gerçek saat 6 iken, güneş doğudan doğmakta fakat bunlar güneş güneyde imiş gibi öğleyin (onlar için güneş batışı) güneş batıda gibi hareket etmişlerdir.Yani kuşların pusulası 90° lik bir rotasyona maruz kalmıştır. Yuvalarına çok yakın olmalarına rağmen yine de bu sapma müşahede edilmiştir.

    Kuşlar, geceleri de aynı mekanizmayı, önce kutup yıldızını, sonra bunu çevreleyen yıldızları tanıyarak kullanırlar. Sonra kuşun İç saati ile beraber gökyüzünün küçük bir görüntüsü, kutup yıldızının yerini çıkarmaya dolay ısı ile kuzeyi bulmaya yarar. Gökyüzü tamamen kapalı olduğunda, yardımcı bir kompas devreye girer ki, bu da manyetik duygudur. Başına mıknatık konan güvercinlerde, kapalı havada bu his kaybolduğundan yuvalarını bulamazlar, açık havada tabii olarak güneşi kullanırlar. Böylece güneş ve yıldızlara göre pusulasını ayarlayan güvercin için zorluk yoktur. Ayrıca ne güneş ne de yıldızların görülemediği akşam alacakaranlığında, gökyüzünün polarize ışığını kullanırlar. Her dönemeçte emniyet sibobu gibi yedek sistemlerin devreye girmesi dış alem olan tabiatla iç alem olan kuşların davranışlarını ayarlayan bir kuvvetin bu işte bütün ağırlığıyla kendini gösterdiği aşikârdır..!

    Yer manyetik alanının rolü:
    Hayvanlardaki bu pusula bir yana, bunların harita duyguları bizim için hâlâ bir sır olarak durmaktadır. Güvercinler, pozisyonlarını bir yandan yer manyetik alanının şiddeti, diğer yandan dünyanın dönmesine bağlı "Coriolis" kuvvetine göre tayin ederler. Ekvatorda dünya saatte 1 700 km hızla döndüğü halde, kuzey kutbunda bu hız çok düşüktür. Böylece kuzey kutbunda yer, güneye doğru gidildikçe, devamlı olarak artan bir süratle doğuya doğru döner. Kuşlar, Coriolis kuvvetinden hareketle iç kulak yarım daire kanallarıyla bulundukları yerin enlemini ölçüp çıkarır ve coğrafi pozisyonlarını tayin ederler. Zira yerin manyetik alan değeri kuzey-güney arasında da farklı olup kutuplarda ekvatora göre iki kat fazladır.

    Güneşi takip:
    Kuşlar, ayrıca güneşin yüksekliği ve gökyüzündeki gidişine göre de coğrafi pozisyonlarını iç saatleri aracılığı ile ayarlarlar.

    Koklama duygusu:
    Kuşlar, aynı zamanda belli yönde rüzgarın getirdiği denizin tuzlu kokusu, bir ormanlığın kokusu, o bölgenin kendine has bazı kokuları gibi gelen kokulara göre de yönlerini tayin ederler. 1970'de İtalyan Floriano Papi'nin yaptığı bir tecrübede; güvercinlerin burnuna diğer kokuların alınmasına mani olan kuvvetli kokular tatbik etmiş, güvercinler bırakıldıkları yere gelememişlerdir. Burun delikleri tıkanarak yapılan tecrübede de koklama organı devre dışı bırakıldığından yön tayininde güvercinler başarısız olmuşlardır. Koklama sinir i kesildiğinde de aynı netice alınmıştır.

    Mükemmel manyetik hassasiyet:
    Donuk "kontakt lensle" bile kolayca yuvalarını bulan güvercinlerin bu sırrını izah için, kuşların ayrıca manyetik, alan şiddetindeki 10 – 30 gama kadar olan değişikliklerle, eğilme açısındaki 0,03° lik değişiklikleri sezebilme duygularını bilmek gerekir. Kuşlar işte böyle bir hassasiyetle bezenmişlerdir. Güneş püskürmeleri neticesi meydana gelen büyük miktardaki iyonlar hava akımına karışmakta ve 10.000 gamaya kadar olan yer manyetik (lan) şiddetindeki değişiklikleri meydana getirmektedir. Bu "manyetik fırtınalar" kuşlardaki bulundukları yeri tayin etme hassasiyetini önemli derecede te'sir altına alır.

    Yön bulmada meharet sahibi olan arıların karnında, bir milyondan fazla manyetik kristaller bulunmuştur. Güvercinlerde de, başın ön tarafında bu kristaller mevcuttur. Ayrıca kelebeklerde, ton balıklarında, yunus balıklarında, tarla faresinde, yarasada, deniz kaplumbağalarında da aynı kristaller mevcuttur. Artık geriye, bunları pusula olarak kullanan bu hayvanların haritayla bağlantıyı nasıl kurup yerlerini nasıl bulduklarını araştırmak kalmaktadır. Netice olarak, koku, manyetik hususiyet, harita duygusu, ultraviyole ve polarize ışık,düşük frekanslardaki sesleri alabilme gibi fizik sahasındaki bilgilerimizle daha yeni yeni anlayabildiğimiz hayatın sadece bir yönünü ilgilendiren hadiselerdeki bu canlıların gösterdiği harika davranışlar, dört başı mamur şu kâinatta, insanoğluna ne gibi bir yön bulması gerektiği hususunda aydın bir düşünce kapısı açmış olmaz mı?..
    Категория: Türkçe haberler | Просмотров: 1656 | Добавил: media-islam | Рейтинг: 0.0/0
    Всего комментариев: 0
    Добавлять комментарии могут только зарегистрированные пользователи.
    [ Регистрация | Вход ]
    Axtar
    Linklər