“Ey halk! Allah’ın ayı bereket, rahmet ve bağışlanma ile size doğru gelmektedir. Bu ay Allah katında en değerli aydır. Gündüzü gündüzlerin, gecesi gecelerin, saati saatlerin en hayırlısıdır. Bu ayda Allah’ın ziyafetine davet edildiniz ve Allah’ın ikram ehlinden karar kılındınız. Bu ayda nefesleriniz zikir, uykunuz ibadet, amelleriniz kabul, dualarınız icabet edilir. Rabbiniz Allah’tan sadık niyetlerle, temiz kalple orucunu tutmaya, kitabını okumaya muvaffak kılmasını isteyin. (şegi) bu büyük ayda Allah’ın bağışlaması kendisine haram olan kimsedir.
Ey halk! Bu ayda cennet kapıları açıktır. Rabbinizden bu kapıları üzerinize kapamamasını dileyin. Cehennem kapılarıysa kapanır. Rabbinizden onları yüzünüze açmamasını isteyin. Şeytanlar bağlanmıştır. Rabbinizden onları size musallat etmemesini isteyin.
Ey halk! Kim bu ayda ahlakını güzelleştirirse, sırat köprüsünde adımların sarsıldığı gün onun için geçiş iznidir. Kim bu ayda sahip olduğu kötü huyları hafifletirse Allah’ta onun hesabını hafifletir. Kim bu ayda kötülükten kaçınırsa Allah’ta kıyamet günü gazabını saklar. Bu ayda kim bir yetime ikram ederse Allah’ta kıyamette ona ikram eder. Her kim bu ayda akrabalarına iyilik ve ihsan ederse Allah’ta onunla buluştuğu gün ihsan eder. Ve her kim akrabalık bağını kırarsa Allah’ta onunla buluştuğu gün rahmetini keser. Her kim bu ayda Kuran’dan bir ayet okursa bu ayın dışında bir Kuran hatmetmenin sevabını almış olur.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor:
“Ne kadar oruç tutan vardır, ama orucundan ona sadece susuzluk kalır. Ve ne kadar gece ibadet için uyanan vardır ama bu kıyamından ona sadece zahmeti kalır.”
İmam-ı Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:
“Oruçlu olarak sabahladığında kulağını, gözünü, tüyünü, cildini ve bütün organlarını haramdan korumalı ve bütün organlarıyla oruç tutmalıdır."
Yine o Hazret şöyle buyuruyor:
“Oruç sadece yememek ve içmemek değildir. Oruç tutuğunuzda dillerinizi yalandan, gözlerinizi Allah’ın haram ettiği şeylerden koruyun. Birbirinizle çekişmeyin, haset etmeyin, gıybet etmeyin, birbirinizin dedikodusunu yapmayın. Küfretmeyin, kötülemeyin, zulmetmeyin. Zorbalıktan, yalandan, düşmanlıktan, kötü zandan, dedikodudan çekinin. Birbirinizi gözetin”
Orucu bozan şeylerden biri de bilerek yiyip içmektir. Eğer birisi bilmeden oruçlu olduğunu unutur, bir şeyler yer veya içerse orucu sahihtir ve boynuna bir şey gelmez.
Ramazan ayında orucu bozan şeylerden biri de fecrin doğuşuna kadar bilerek cünüplü kalmaktır.
Eğer cünüp olan ramazan ayında gusletmeden bilerek fecre kadar cünüp kalırsa, geri kalan zamanda orucunu tutmalıdır. Orucunu –mafi zimme-* olarak tutmalıdır. Orucunu yememesi terbiye babındandır. Ertesi gün orucunu kaza ve ceza olarak -mafi zimme- tutması ahvettir.
Ama hastalığı yüzünden gusledemeyen, fecre kadar gusülden bedel olarak teyemmüm etmelidir. Bu şekilde pak olur ve orucuna devam eder.
Ramazan ayında orucu batıl eden şeylerden biride, kadının haiz veya nifas kanından temizlendikten sonra, gusül almasına imkanı olduğu halde, gusletmeden fecre kadar o haliyle kalmasıdır. Eğer fecre kadar gusletmeden kalırsa hükmü bir önceki meselede ki cünüp kimsenin hükmüyle aynıdır. Eğer gusül almaya imkanı yoksa teyemmüm etmelidir.
Oruçlunun ağzına gelen balğemi yutması caiz olmakla beraber, yutmaması afdeldir. Aynı şekilde ağızda toplanan tükürük ne kadar fazla olursa olsun yutmak caizdir, ama yutmaması daha iyidir.
Gündüz vakti yatan bir kimsenin ihtilam olması orucunu bozmaz. Cünüp olan, namazları için gusletmelidir. Yatarken insandan meni gelmesi oruca etki etmez.
Dişleri fırça ve macunla yıkamak, dişleri yıkarken tükürükle karışık boğaza bir şeyler kaçırmamak şartıyla orucu batıl etmez. Tükürükte kaybolan küçük şeylerin oruca zararı yoktur.
Eğer bir Müslüman gece ve gündüzü altı ay süren bir ülkede yaşarsa orucunu tutabileceği (24 saatte gece ve gündüzü olan) bir yere intikali vaciptir. İster ramazan ayında olsun ister kazasını tutmak için olsun fark etmez.
Eğer gitmeye imkanı yoksa tutamadığı her gün oruç için bir fakire bir mud (yaklaşık olarak 750 gr.) yiyecek fidye vermelidir.
Eğer Müslüman bazı mevsimlerde gündüzü 23, gecesi 1 saat veya gecesi 23 gündüzü 1 saat olan ülkelerden birinde yaşıyorsa ramazan ayının orucunu tutmaya (23 saat) gücü yeterse orucunu tutması vaciptir. Gücü yetmezse ramazan ayı orucunun yükümlülüğü ondan kalkar. Ramazan ayından sonra kazasını tutmak için başka bir ülkeye gitmeye kadir olursa kaza etmesi vaciptir. Hatta bu şekilde de kaza etmesi mümkün değilse tutmadığı her gün için fidye vermelidir.