Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrullah'ın oğlu Hadi Nasrullah'ın siyonist düşmana karşı direniş cephesinde
Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrullah'ın oğlu Hadi Nasrullah'ın siyonist düşmana karşı direniş cephesinde şehid düşmesinin 11. yıldönümünde, aziz şehidimiz Hadi'yi selamlıyor, Seyyid Nasrullah'ın şahsında tüm Hizbullah mücahidlerine tebriklerimizi arz ediyoruz.
13 Eylül 1997… Lübnanlı bir grup gencin, vatanlarını işgal eden İsrail ordusuna karşı güney Lübnan'da çetin bir mücadeleye girdikleri tarih. Çıkan çatışmada sonrasında Lübnan İslami Direnişi Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın oğlu Hadi Nasrullah ve arkadaşları Ali Kevserani, Heysem Muğniye şehid düşmüştü.
Şehid Hadi Nasrullah'ın yaklaşık 10 saniye süren cesedinin görüntüleri bir İsrail kanalında son dakika haberi olarak "iki Hizbullah teröristi öldürüldü" başlığında yayınlandığında kimse öldürülen "terörist" diye tanımladıkları Lübnanlının Seyyid Hasan Nasrullah'ın oğlu olduğunu bilmiyordu.
Seyyid Hasan Nasrullah, oğlunun şehadetini canlı olarak katıldığı bir televizyon programında öğrendiğinde ilk tepkisi "Hep beraber savaşıyor, hep beraber şehid düşüyor, hep beraber kurban veriyoruz" şeklinde demişti.
Seyid Hasan Nasrullah, oğlu Hadi'nin şehadetinin ardından şu değerlendirmede bulunmuştu:
"İsrail, Genel Sekreterin oğlunu öldürmekle zafer kazandığını sanıyor. Onlar, Genel Sekreterin oğlunu öldürmediler. Hadi onlara gitti, onlar Hadi’ye gelmedi. Hadi, kendi iradesi, ayakları ve silahıyla gitti. Temel fark buradadır. Hadi’nin öldürülmesi, düşman için zafer değildir, zafer olduğu da kabul edilemez. Bu, Hizbullah’ın zaferidir. Bu, Lübnan’daki direniş mantığının zaferidir. Biz, direniş yolundaydık, direniş yolundayız ve kıyamete kadar da direniş yolunda kalmaya devam edeceğiz. Biz, Şehid Ragıp Harb gibi büyüklerini, liderlerini şehid vermiş bir direniş ve cihad hareketiyiz. Genel Sekreterimiz, dostumuz, üstadımız ve liderimiz Seyyid Abbas Musavi’nin eşi ve çocuğuyla şehid edilmesinden ötürü gurur duyuyoruz, başımızı dik tutuyoruz. Biz, liderleri özel hayatlarını yaşayan, sadece bağlıları ve taraftarları savaşan bir hareket ya da direniş örgütü değiliz.
Hadi’nin Şehadeti de Hizbullah olarak bizlerin çocuklarının geleceğine yatırım yapmadığınının şehadetidir. Çocuklarımız ön saflarda savaşa gittikleri zaman onlarla gurur duyar, şehid olduklarında da onlarla iftihar ederiz. Şehid oğlum bu yolu kendi iradesiyle seçmişti. Dosta düşmana, hiç kimsenin “bu genç babası olan Genel Sekreterin baskısı ile cihada gitti” şeklinde düşünmemesini istediğimi söylüyorum. Çünkü Hala mücadele hattında olan bu gençler, cihad yolunu kendi iradeleriye seçtiler.
Seyyid Hadi ve arkadaşlarının şehadetinden düşmanın şu mesajı alması gerekir. Bizler Hizbullah olarak her yerde kadını, erkeği ve çocuğu ile Seyyid Abbas Musavi, Şeyh Ragıb ve İmam Humeyni’nin yolunu, cihad yolunu her türlü tehlike, komplo ve zarara rağmen sürdürmekte kararlıyız. Bu ahd, bu yemin ve bu bağlılıktan asla geri dönüş yoktur. Bu söylediklerim, bu gecede şehid düşenlerin şehadetinin mesajıdır.
Ben, Allah'ın verdiği bu yüce nimete şükrediyorum. Bu öyle bir nimet ki nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. O, ailemden bir şehid seçerek bizi ikram edilenlerden kıldı. Beni ve ailemi tüm mübarek şehid ailelerinin üyelerinden kabul etti.
Şehid ailelerini ziyaret ettiğimde şehid eşi, şehid babası, şehid annesi ve şehid çocuklarının önünde utanıyor, başımı öne eğiyordum ve eğmeye devam edecektim. Ancak Allaha hamdolsun ki beni ve ailemi, şehid aileleri ile eşit kıldı. Artık yüzlerine bakabileceğim."
Şehid Hadi Nasrallah şehid olduğu bölgede Hizbullah savaşçıları tarafından dualarla anıldı
Hizbulllah savaşçıları mevzilerinde siyonist düşmana karşı tetikte bekliyor
Seyyid Hadi Nasrallah'ın nâşı Hizbullah savaşçılarının omuzlarında
Seyyid Hasan Nasrullah, şehid oğlu Hadi'nin tabutunun başında
Kaynak: ısra haber |