Karıncaların yiyecek aramak için çok uzun mesafeler katedip ardından hiç yanılmadan nasıl tekrar yuvalarına döndükleri uzun yıllardır bilim adamları için önemli bir araştırma konusudur. Özellikle Büyük Sahrada yaşayan çöl karıncalarının dikkat çekici yönlerinden biri olan yön bulma, her ne kadar daha önce Güneşin yönünden faydalandıkları bilinse de, bilim adamlarını bu konuda daha fazla inceleme yapmaya teşvik etmiştir.
Çöllerde, yön belirlemeye yarayacak hiçbir iz veya işaret olmadığı halde, zigzaglar çizerek yem arayan Sahra karıncalarının yemlerine ulaştıktan sonra, gelirken çizdikleri zigzagların aksine düz bir güzergah izleyerek yüzlerce metrelik yollu aşıp yuvalarına geri döndükleri ve bu esnada şaşırtıcı bir şekilde Güneşin yönünden faydalandıkları daha önce bilinmekteydi.
Ancak Almanyadan Ulm ve İsviçreden Zürich Üniversitesi uzmanları araştırmalarını biraz daha genişlettiler ve yoğun bitki örtüsünün bulunduğu yerlerde karıncaların yollarını nasıl buldukları konusunda yeni bir inceleme yaptılar. Sonuçta bu canlıların bulundukları yere, adımlarını sayarak geri döndükleri ortaya çıktı. Söz konusu minik canlıların bu özelliği, elbette hayranlık uyandırıcıydı. Catalglyphis fortis de denilen Sahra karıncaları attıkları adımları sayıyor ve geri dönüşte aynı sayıda adım atarak tekrar yuvalarına ulaşıyorlardı.
Bu sonuca varmak için şöyle bir deney yapıldı:
Bilim adamları, Sahra karıncalarının yuvalarından yemlerine düz bir çizgi boyunca yürümelerini sağladılar. Karıncalar yemlerine ulaştıktan, yani yemleri ile yuvaları arasındaki mesafeyi ezberledikten sonra, karıncaların yarısının ayaklarına fizyolojilerine uygun bir materyalden eklemeler yaparak bacak açış mesafelerini uzattılar. Yani karıncaların adımlarını büyüttüler.
Karıncaların diğer yarısının ise, ayakları bir operasyonla kısaltıldı. Yani adımları küçültüldü. Bacak açış mesafelerinin değiştirilmesindeki amaç, karıncaların yuvalarından çıktıkları andan itibaren öğrendikleri mesafeyi adımları ile ölçüp ölçmediklerini gözlemlemek idi.
Tekrar yuvalarına dönmek üzere bırakılan karıncalardan bacak boyları uzun olan yani daha büyük adımlar atanlar, yuvalarının yanından geçip gidiyordu. Bacakları kısa olup daha küçük adımlar atanlar ise henüz yuvalarına ulaşmadan duruyordu. Ancak karıncalar zamanla yeni ayak boylarına alıştıklarında, adım atışlarını uyarlayarak yuva-yem mesafesini yeniden öğreniyor ve hiç yanılmadan yuvaları ve yemleri arasında gidip geliyordu.
Bu deneyin sonucunda Ulm Üniversitesi nörobiyoloğu Harald Wolf başkanlığındaki araştırma ekibi karıncaların adımlarını saydıkları sonucuna ulaştı.
Karınca hiçbir şuura, akla, karar verme, muhakeme ve yargı yeteneğine sahip olmayan bir canlıdır. Hiç şüphesiz bu canlının kendi iradesi ile yuvasından çıkıp adımlarını sayarak besine gidip, ardından tekrar adımlarını sayarak yuvasına dönmesi mümkün değildir. Sahra karıncaları da, diğer tüm canlılar gibi yaratıldıkları ilk andan itibaren kendilerine verilen ilhamla hareket eder ve kendilerini yaratan Rabbimiz'in emri ve denetimiyle yaşamlarını sürdürürler.
"O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur..." (Hud Suresi, 56)