Hz Ali'nin örnek şahsiyetinin tüm müslümanlara ait bir değer olduğunu hatırlatan İslam İnkılâbı Rehberi sözlerine şöyle devam etti:

‘Düşmanların, İslam ümmeti arasında ayrılık tohumları ekmeyi gündemine soktuğu şu dönemde, Şii ve Sünni tüm müslümanların seçkin şahsiyetini kabul ettiği Hz. Ali, Müslümanlar arasında birlik ve dayanışmanın sembolü olabilir. Hz. Ali'nin (a.s) pratikte de uyguladığı en önemli ilkelerinden biri adaletin icrası idi. Bu yüzden o büyük şahsiyetin izleyicileri olan bizler adaleti İslam nizamının en önemli hedefleri arasında tutmalıyız. Adalet arayışı İran milleti arasında genel bir kültüre dönüşmelidir ve halkımız, ülke içi ve uluslararası alanlardaki sorunlarda adalet ve insafa uymayı kendisi için bir görev bilmelidir.'

İslam İnkılabı Rehberi konuşmasının devamında İran halkına yönelik baskıların, halkın İslam yolundaki kararlılığı ve bağımsızlığını koruma bağlamındaki vakur duruşundan kaynaklandığını ifade ederek, ‘İran halkı bağımsızlık ve onurunu korumak için güçlü iradesini daha da sağlama almak zorundadır; tıpkı, geçtiğimiz 30 yıl boyunca nice zorbalıklar karşısında sağlam bir iradeyle dikildiği gibi... İslam İnkılabı'nın başından beri Amerika defalarca tehdit ve korkutma yöntemlerine başvurarak, İslam Cumhuriyeti nizamı ve yöneticilerini kenara itmeye çalışmış; ancak İslam nizamının halkın oylarına, duygularına ve inançlarına dayalı olması nedeniyle bugüne kadar başarılı olamamıştır ve bundan sonra da olamayacaktır' şeklinde konuştu.

Ayetullah Hamenei nükleer teknolojinin İran halkının büyük bir kazanımı olduğunu hatırlatarak, bu alandaki bilimsel ilerlemelerin tamamen yerli olduğunu, İran'lı gençlerin çaba, coşku ve zevkleri sayesinde bu noktaya gelindiğini ve bu yüzden İran halkının kimsenin minneti altına girmediğini vurguladı. İslam İnkılabı Rehberi sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Bu kazanım, halkımızın tümüne aittir ve hiç bir güç İran halkının büyük hakkı olan bu teknolojiyi önleyemeyecektir. İran halkı, Amerika gibi inatla haklarımızı elimizden almaya yeltenenlerle, İran halkının haklarına saygı duyarak çeşitli konularda müzakere yolunu seçenler arasında fark gözetecektir.'

Ayetullah Hamenei, İran İslam Cumhuriyeti'nin Avrupa ile müzakereye karşı olmadığını hatırlatarak, şunları kaydetti: ‘Müzakerelerde, tehdit atmosferi hakim olmadığı sürece ilerleme kaydedilebilir. Avrupa'lılar müzakerenin bir tarafının İran halkı olduğuna dikkat etmelidirler. Zira İran halkı vakurdur ve tehditlerden hoşlanmaz ve etkilenmez. Eğer herhangi biri İran İslam Cumhuriyeti aleyhinde bir aptallığa kalkışırsa, İslam Cumhuriyeti'nin pratikteki cevabı, çok çetin olacaktır. Amerikan hükümeti ve siyoninist rejim yüklü iç sorunlarını ört bas etmek amacıyla atıp tutarlarsa, bu onların bileceği bir iştir. Ancak pratikte gerçek bir aptallığa kalkışırlarsa şunu bilmelidirler ki, İran milleti, İran İslam Cumhuriyeti'ne tecavüze uzanan elleri kesip atacaktır.