Cüme axşamı, 07.11.2024, 12:33
Приветствую Вас Qonaq | RSS

islam dini

Bölmələr
    Şiə cavabları
    Sorğu
    Saytı qiymetlendirin
    Cəmi cavab: 6953
    Sayğac

    Onlayn: 3
    Qonaq: 3
    İsifadeçi: 0
    Форма входа

    Meqaleler kataloqu

    Главная » Статьи » Türkçe » Yazarlar

    Topraktan Bedene Can Veren Allah(c.c)

    Topraktan Bedene Can Veren Allah(c.c)

    Bir gün aklıma toprak canlanıverdi. İnsanın günlük yaşantısına baktığımız zaman hayatının her safhasında toprakla iç içe olduğunu görürüz. Bundan esinlenerek de toprakla ilgili yazımı yazmaya koyuldum.

    İnsanlığın başlangıcı olan Hz. Adem (as)’ın kuru balçıktan yaratıldığını ve insanlığın ondan türediğini görürüz. Hz. Havva annemizin onun sol kaburgasından yaratıldığı söylenir. Yani başlangıcımız toprak, yediğimiz her mahsulün kaynağının toprak olduğunu görürüz. Güzel bir domates, güzel bir şeftali ve harikulade bir karpuzun da toprağın sıcacık bağrından çıkıp, bize rızk olarak geldiğini görürüz.

    Harikulade yoğurt, lezzetli bir peynir, mis gibi bir tereyağının bir besin kaynağı olan sütten elde edildiğini görürüz. O sütün de meralarda binbir çeşit güzellikte olan çiçek ve bitki türlerinin otlatılması sonucu hayvanlardan sağlandığını görürüz. Kısacası Allah (cc) Hazretleri’nin yarattığı bütün canlıların besinlerinin kaynağının, yine toprak olduğunu görürüz.

    Hayatımız boyunca yaptığımız atıklar, çöpler hep toprağa verilip bir bakıma filtre görevini yapıyor. Mesela besin kökenli olan çöpler toprağa verilmek suretiyle organik bir gübre haline dönüp tekrar geri kazanım şeklinde bize rızk olarak döndüğünü görürüz. Dolayısıyla insanlık veya insanların rızkı olarak oluşan bu mamuller, yani gıda maddelerinin veya sebzelerin, çağlar boyunca toprağın sıcak kucağına bırakılıp uzun süre bozulmadan adeta buzdolabı görevi yaptığını görürüz. Bana göre en önemli dezenfektan olarak da toprağı görmek mümkündür. Mesela bir hayvan kadavrası veya bir insan cesedini düşünelim. İnsan öldükten sonra bir saate varmaksızın hemen nahoş bir koku etrafa yayıldığını görürüz. Eğer ölen canlıların kadavrası veya insanların cesetleri toprağa verilmeseydi, bu dünyada o nahoş koku ve kötü görüntüden dolayı dünyada yaşanamazdı.

    Toprağın bir diğer yönüne baktığımız zaman yine harikulade diyalogumuzun olduğunu görmek mümkündür. Mesela basitçe sanatta kullandığımız her malzemenin yine toprak menşeli olduğunu görürüz. Yediğimiz toprak kaplar, çanaklar, vitrinlerimizi süsleyen vazolar, vazoları süsleyen çiçekler, lezzetli yemeklerini yediğimiz güveç tencerelerin menşeinin toprak olduğunu görmekteyiz. Ekmek mi pişireceğiz? Ekmeğimizi fırında pişirmek için mutlaka fırında kullandığımız tuğlanın ateş toprağından olması gerekir. Eğer ondan yapmazsak pişirmemiz mümkün değildir. Yani toprağın içinde ayrı bir cinsten faydalanmamız söz konusudur.

    Kaldığımız ev ya da kendimiz için bir mekân mı yapacağız veya işyeri mi kuracağız hemen toprağı kazıyoruz, temel açıyoruz ve üzerine tonlarca ağırlık koyuyoruz. Bir kere dahi bu ağırlığı niye benim üzerime koydunuz diye itirazda bulunmuyor ve onun ürünü olan çimento, kireç, tuğla, kiremit ve benzeri bütün malzemenin yine toprak menşeli olduğunu görüyoruz.

    Bakışımız ile içimizi ferahlatan ve güzellikleri ile yeşillikleriyle adeta cenneti andıran güzel ormanlarımızın, yine toprağın şefkatli bağrından doğmuş olduğunu görüyoruz. Bununla da her zaman ciğerlerimize çektiğimiz oksijeni bunların sayesinde aldığımızı görürüz. Sitemize ve villamıza oturmak için de şöyle giriş ve çıkışlarda görüntü güzel olsun diye sitemizin çevresini güzelleştirmek için aldığımız o süs tuğlalarının güzelim taşlarla kaplamalarının membaının yine toprak olduğunu görürüz. Yine evimizin içinde oturuyoruz ve yeşil bir görüntü görmek istiyoruz. İşte o zaman o güzelim toprağı saksılara koyup değişik çiçekleri dikmek suretiyle bir nevi cenneti evimize taşıyoruz. Yine evimizde ya da işyerimizde sıcaktan, soğuktan, yağmurdan, kardan korunmak için çatımızı toprağın bağrından çıkan kille yapılmış kiremitlerle kapatıyoruz. Ve özellikle soğuk yerlerde insanların ısı izolasyonu için çatılarına toprak koyduklarını biliyoruz. Dolayısıyla hayatımızın her döneminde toprakla iç içe olduğumuzu görmek mümkündür.

    Bütün bu satırlar toprağın bitmek tükenmek bilmeyen faydalarını anlatmaktadır. Neden bunları anlatmak ihtiyacını duydunuz derseniz sonuç olarak deriz ki; Allah (cc) Hazretleri, hayatımız bu öğe ile tanzim etti, yaşattı, idame ettirdi. O halde kökenimiz ondan ve sonumuzun da oraya varacağını görüyoruz. Yani yüce yaratanımız bize önce nerden yaratıldığımızı bilmemiz gerektiğini ve bastığımız o güzelim topraktan geldiğimizi ve tekrar ona döndürüleceğimizi bildiriyor. Kısacası topraktan geldik, toprakla beraber hayatımızı idame ettik ve toprağa varacağız. O halde yürürken kibirden uzak, sade ve saygılı bir şekilde yürüyeceğiz. Gelen nimetlere bol bol şükürle beraber faydalanacağız ve ondan dolayı tekrar toprağa gideceğimizi bilerek diğer dünyaya hazırlıklı bir şekilde olmamız gerektiğini bize hatırlatıyor. Allah (cc) Hazretleri oysa bizi başka bir öğeden de yaratabilirdi. Bizi nurundan ya da ateşten de yaratabilirdi. Ama insana o kadar mükemmellikler verdi ki, o kadar imkan ve akıl verdi ki bunlara karşılık sadece ve sadece kulluğumuzu değerlendirmemizi istemiştir bizden.

    Hem yaşama hevesi gizlidir Toprak anada

    Ne Diyor Müslüm Gürses abimiz;

    Topraktan bedene can veren Allah (cc)

    Bana da yaşamak hevesini ver

    Her güne bir ümit veren Allah(cc)

    Bana da yaşamak hevesini ver

    Vermez mi hiç. Yeter ki Herkesin Uyuduğu O gece vakti

    Toprak üstünde kimselerin olmadığı o vakit Sen Kalk Secde et..!

    Rabbim Toprak Gibi Verimli Birer Mümin olmayı Cümlemize Nasib Eylesin.

    Amin
    FERİDE DEMİR
    Категория: Yazarlar | Добавил: feride (07.08.2008)
    Просмотров: 1419 | Рейтинг: 0.0/0
    Всего комментариев: 0
    Добавлять комментарии могут только зарегистрированные пользователи.
    [ Регистрация | Вход ]
    Axtar
    Linklər