Dünya çapında cereyan eden siyasal gelişmeleri doğru değerlendirmek bu gelişmelerin arkasında duran güçleri ve onların niyet ve amacını belirlemeksizin mümkün değildir. Tüm cereyan eden olaylar, devrimler ve çatışmaların dünyanın herhangi bir noktasında olmasına bakmayaraq birbiriyle sık ilgisi vardır ve tek merkezden yönetilmektedir. Hiç kuşkusuz ki islam düşmanlarını mahveden devrimler hariçtir.
Bu akımlardan biri de 60 yıllık işgal ve kanla kurdukları meşru olmayan ülkenin yıldönümünü kutlayacak siyonizmdir. Siyonizmin kurduğu İsrail devletinin 60 yıllık tarihi döneminde çok sayıda cinayetler işlenmiş, özellikle de diğer arap ülkelerinin arazilerinde kurdukları devleti korumak için çok sayda terör eylemleri yapmışlar. Bu işler uluslararası anlamda terörden başka bir şey değildir. Terör kelimesi latinceden alınmış ve "korku" anlamını taşıyor. Terörü uluslararsı anlamda veya sözlük anlamı bakımından bu rejimin yaptıklarını büyük terör olayı gibi değerlendirebiliriz. ABD`nin Federal Araştırma Bürosu`nun (FBİ) teröre anlam vermesi üzerine dikkati çekelim: "insanlara gayri yasal güç uygulamak, vatandaşlara şiddet uygulamak ve tehdit içerisinde tutmak". ABD`nin Savunma Bakanlığı olan Pentagon ise: "Kendi siyasal, dini ve ideolojik amaçları için insanlara düzenlenen şiddet uygulamaya ve tehdite" terör adını veriyor.
Filistin`nin Mülteci ve Rehineler Bakanlığından alınan istatistik bilgiye göre 1948 yılından beri 850 binden fazla filistinli İsrail`in özel hapisanelerinde tutulmuş ve hala da tutulmaktadır. Onlardan %10`nu bile serbest bırakılmamış, çoğu hapisanede hayatlarını kaybetmişler. Muhakkak ki İsrail topraklarının diğer komşu ülkelerin arazisi üzerine işgal ve istilacı politikayla sahiplenmişdir. Kendi vatanları uğruna mücadeleye kalkanlara da onların propagandası üzerine terörist damgası vurulmuştur. Siyonizmin terör sayesinde bile hükümetini korumayı amaçlaması onun tarihinden kaynaklanmaktadır. Bu akımı biraz inceleyelim:
Siyonizm bir ülkücü siyasal akım olarak 19. yüzyılın sonlarında oluşmuş ve tamamen gerici ve yıkıcı özellik taşımaktadır. Bilindiği gibi politik siyonizmin temel fikri orta çağda yaygın olan dini siyonizme dayanır. Bu ülkünün konusuysa Yahudiliğin kutsal kitabı "Tevrat" revayetlerine dayanarak oluşan teoriden - tüm dünyaya yayılmış ibranilerin Kudüs`de Siyon dağlarına, yani "atalarının toprağına" dönmesinin kaçınılmazlığından oluşur.
Tüm siyonist propagandacılar ibranilerin vatanının Lübnan dağları ile Ürdün nehiri, Sina sahrasıyla Akdeniz arasında bulunan Filistin ülkesi olduğunu kanıtlamaya çılışıyorlar. Fakat "Filistin" devletinin adının söylenmesi hiç de siyonistlerin işine gelmiyor. Çünkü bu kelimenin kendisi "ibranilerin bu ülkeye olan doğal ve tarihi hakları" konusundakı tezi reddetmek için en iyi kanıttır. Ibraniler iyi biliyorlar ki bir zamanlar burada filistin tayfaları (ülkenin ismi onlarla ilgilidir) yaşamışlar ve Filistin`e olan tarihi bağlılıkları da onlara aittir. Bu nedenle de siyonistler ülkenin adını değiştirip, "Filistin" kelimesini "Erest İsrail"- İsrail ülkesi ibrani halkının vatanı adlandırmışlar. Israil devletinin 14 Mayıs 1948 tarihinde kabul edilen "İstiklal Beyannamesi"nde bu tür notlar kaydedilmişdir.
Siyasal siyonizmin manevi atası ve siyasal lideriyse Avusturalyalı gazeteci Todor Hertsi sayılır. O, 1896 yılında basılmış "Yahudilerin Devleti" isimli kitabın yazarıdır. Fakat yahudilikle siyonizmi bir araya getirmeği düşünmüyoruz. Çünkü siyonizm semavi kuralları kabullenmediği halde yahudiliğin temelini kıyamet ve Musa`nın (a) emirlerine uyulacak kelimeler sanıyor. Fakat siyonizmin oluşumunda diğer kitaplar da büyük rol oynamışlar. Talmud adlı kitab bu kitaplar içerisinde temel kitaplardandır. Bu kitap Tevratın sahtesidir söylesek yanlış söylümiş olmayız. Talmudda birbirine aykırı fikirler vardır. Talmudda antisemitizme kapılan kendini beğenen ibranice kelimeler bulmak mümkündür. (Vikipedi) Talmudun kendisi de iki kısma ayrılır: Kudüs ve Babil. Bu kitaplarda yahudi olmayanlarla ilişki öyle bir düzeyde ki bu ilişkilere antisemitizm söylesek yine azdır. Bu ilişkiye düşmanlık veya insanlığa karşı gayri beşeri ilişki gibi adlar koymak gerekir.
"Gayri yahudu cismi ulak (eşek) cismidir!" Bunu Şahak Talmud ansiklopedisindeki "yahudi olmayanlar" bölümünden almıştır. Yene orda şu cümle geçiyor: "yahudi olmayanlarda ruh yoktur!". Buna yüzlerce örnek verebiliriz ki yahudiler yahudi olmayanlara nasıl davranıyorlar. Onların arasında hatta öyleleri de var ki sağlam düçünceye sahip insan onu asla kabul etmez. "İnsan kelimesi ancak ibranilere mahsustur". "Ancak ve ancak yahudiler Adem evlatlarıdır, gayri milletler Adem evlatları değiller! (bu ifadeyi Şahak Talmudda söylüyor): " Yahudi olmayanı öldüren yahudi yalnız göklerde sorguya çekilecek, fakat bunu kendi eliyle yapmasa ondan hesap sorulmayacaktır!" Şahak o ansklopediden diğer bilgiler de almıştır:" Yahudi olmayanı ölümden kurtarmak yasaktır!" (bu nedenle de siyonist askerleri yaralı filistin akserlerine taraf gelen ambulansları engellemiş ve siyonist hapishanelerde binlerce filistinli rehinlere yardım etmemişler). Bu da ona işaret ediyor ki İsrail için ideolojik bir derslik oldukça büyük İsrail hülyalarıyla ölüp gitmiş siyonistlerin bıraktığı mirastır söylesek yanılmayız.
Bugüne kadar Gazze`nın ekonimik ablukada olması, günlük yiyeceklerin oldukça pahalı satılması, yakıt azlığı nedeniyle benzinin 1 litresinin 18 euro olması İsrail`in dünya kamuoyu özellikle de uluslararası örgütlerin bu işten onları uzaklaştırması talebine hala aldırmaması bu rejimin terör hattını tercih etmesini göstermektedir. Yukarıda belirittiğimiz gibi terörün anlamı korku altında tutmaksa, 60 yıldır Filistinlileri korku altında tutan kimdir? Kendi vatanlarından kovulan filistinlilerin kendi vatanlarını korumasına terör adı vererek Filistin`de yalnız bir ayda 19 küçük çocuğun öldürülmesine hangi ismi verebiliriz? Şöyle ki bü tür katliamlar ilk terör değildir. Peki neden? 60 yıldır terörle karşı karşıya kalan filistinliler vatanlarını korudukları zaman terörist oluyorlar, bir ailenin 3-4 evladını öldürmek ve bu tür gerçeklere kendini savunma ismi mi koymalıyız? Maalesef tüm dünya basını söylediğim konular içerisinde tıkanıp kalmışlardır. Siyonizmin cinayetleri bir kaç yıldır ki televizyon ve gazetelerde, aynı zamanda web sitelerde açıklanmaya başlanmıştır. Fakat bunun yanısıra o cinayetlerden bahsetmeyen Kitle İletişim Araçları da oldukça fazladır.
Bu rejimin dünyaya nüfuz etmesi de inkar edilmez bir gerçektir. Bu rejimin Azerbaycan`da 60 yıllık işgal gününü kutlaması da gündemde olan konulardan biridir. Bu rejim Şuşa şehrinin işgal olunduğu gün kendi bayramlarını kutlayarak bir dostluk bulvarı açmak isteği ise artık olanaksız bir isteklerdir. Belli ki bu rejimin "Talmudda yazılan ve yalnız yahudiler Adem evlatlarıdır, diger milletler Adem evlatları değiller!" sloganı Azerbaycan halkının bu zor acılı gününde bayram etmesine imkan sağlar. Bizlerse İsrail rejimini bizim dostumuz olarak gösterenlere yüzümüzü dönerek diyoruz: "Dostumuz uydurma ermeni soykırımını Parlamentosunda tartışmazdı. Dostumuz ermenilerin yapdıkları Hocalı soykırımının yıldönümü günü bayram kutlamazdı. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Örgütü`nün Karabağla ilgili aldığı karara bizim lehimize oyverirdi".
Kısaca şunu demek istiyorum ki hamuru terörle yoğurulan bu rejim 60 yıldır terör gücü sayesinde kendini zorla koruyabilmiştir. Fakat temeli kanla sulanmış rejim bir gün çocukları siyonist rejim tarafından öldürülmüş annelerin çığılığı, anne baba sevgisinden yine siyonist rejim tarafından ölüm veya hapisle yoksun kalan öksüz, küçük çocukların göz yaşlarıyla yıkılacaktır. Nasıl ki Allah Teala Kur`an-i Kerim`de buyurur: "Hak gelir batıl gider. Batıl kaybolmaya mahkumdur"
RAMİN BAYRAMOV(AZERBAYCAN)
|